Sağlık turizminde vergi avantajları
Sağlık turizminde vergi avantajları
Ülkemizde sağlık turizmin gittikçe gelişmesiyle sağlık turizminde vergi avantajları dikkat çeken bir konu haline gelmiştir. Kısaca Sağlık turizminin tanımına bakacak olursak kişilerin daha sağlıklı olabilmek adına tedavi ve rehabilite hizmeti alabileceği bunun yanı sıra yaşadıkları ülke dışında başka bir ülkeye seyahatine denir. Sağlık amaçlı seyahat eden turiste ise ‘sağlık turisti’ denilmekte. Türkiye’de sağlık sektöründe, son yıllarda büyük atılımlar gerçekleştirerek.
Mevcut sağlık sisteminin kalitesi ve verimliliğinde iyileştirmelere gitmiştir. Bu amaçla kamu sağlık hizmetlerine ek olarak özel sağlık hizmetlerine verilen önem artmıştır. Bu nedenle ülkesinde ileri teknolojilere ulaşmakta zorluk çeken, ülkelerinde verilen hizmetin pahalı olduğunu düşünen kişiler sağlık turisti olarak diğer ülkelere seyahat etmeyi tercih etmekte.
Sağlık Turizminde Türkiye’nin Avantajları
Türkiye, Coğrafi konum, sağlıkta ileri teknoloji kullanımı, yüksek kalite sağlık hizmeti sunmaları, uygun fiyatlı olması gibi pek çok avantajı bir arada bulundurduğundan sağlık turistlerinin tercih ettiği ülkeler arasındadır. Sağlık turizmi, ülkemizin oldukça önemli hizmet ihracat kalemlerinden olmasından dolayı bazı vergi avantajları söz konusudur. Bu avantajlar arasında KDV muafiyeti ve Sağlık Turizmi Kazançları için %50 Kurumlar Vergisi İstisnası bulunmaktadır.
Sağlık Bakanlığı’nın izni ve denetimine bağlı olarak faaliyet gösteren işletmeler için önemli bir vergi avantajına bulunmakta. Buna göre Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre; Türkiye’de ikamet etmeyen kişilere hizmet veren sağlık işletmeleri için faaliyetleri üzerinden elde edilen kazancının %50’lik kısmını, beyan ettikleri gelir üzerinden düşebilmektedir.
İkinci olarak KDV Kanunu’nda sağlık turizmi ile ilgili olarak 2018 yılından beri uygulanmakta olan bir istisna hükmü bulunmakta. Bu hüküm hastaneler başta olmak üzere tıp merkezleri ve polikliniklerde uygulanmakta. Bunun yanı sıra Sağlık Bakanlığından izin alarak faaliyet gösteren; muayenehane, laboratuvar, ağız ve diş sağlığı merkezi, diyaliz merkezi, fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulama merkezleri ve kaplıca gibi işletmeler de sağlık turistlerine KDV’siz şekilde hizmet sunabilmekte.
Türkiye’de İkamet Etmeyen Yabancıların Durumu
Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancıların ilgili ülke pasaportunu ibraz ederek yabancı uyruklu olduklarını belgelemeleri ve 6 aydan daha az süreyle Türkiye’de kalacaklarını kanıtlamaları gerekmekte. Tüm bu gerekliliklerin yerine getirilmesinin ardından bahsedilen hizmetler KDV’siz olarak verilmekte. İlgili sağlık kurumlarında bu istisnanın uygulanması sonucunda KDV iadesi de alabilmektedir. Sağlık turizmi, küresel pazarda hızlı şekilde büyüyen sektörler içinde öncü konumdadır. Tüm dünyayı derinden etkileyen pandemi nedeniyle yabancılara sunulan sağlık hizmetlerinde önemli bir daralma söz konusu olmuş ise de pandeminin etkisinin azalması ile sektör yeniden canlanmıştır. İlerleyen süreçte sağlık turizminde, Türkiye daha da önemli bir yer tutacaktır.
Genellikle alınan sağlık hizmetine bağlı olarak fatura KDV’siz olarak yabancı uyruklu kişi adına düzenlenmekte. Fakat ilgili uygulama, faturanın sağlık turisti yerine yetkilendirilmiş seyahat acentesi adına düzenlenmesine de izin verilmekte. Bu noktada yetkili acente, A Grubu Seyahat Acentesidir. Yetkili acentenin hizmetin faturasını doğrudan yabancı hastaya aktarması ile işlem tamamlanmaktır. ilgili acentenin yetkili acente sınıfında bulunmaması halinde bu yetkilendirme gerçekleşmemektedir. Bunun yanında eğer acentenin ilgili hastaya aktardığı faturadaki miktar, sağlık hizmet bedelini aşarsa bu kısım için istisna uygulanmamakta Sizler de sağlık turizminde vergi avantajları hakkında daha fazla bilgi almak için bizlere ulaşabilir ya da aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.